Tüberküloz Nedir? Nasıl Tedavi Edilir?


Tüberküloz ya da halk arasında bilinen diğer bir ismi ile verem, tüberküloz bakterisinin (Mycobacterium tuberculosis adı verilen) sebep olduğu, bir basil ile oluşan, genellikle (%80 oranında) akciğerlerde olmak üzere diğer organlarda da görülebilen bir enfeksiyon hastalığıdır. Tedavi edilmeyen ya da yetersiz bir şekilde tedavi edilen hastalarda ölüme yol açabilen tüberküloz hastalığı genellikle, günümüzde modern tedavi ve modern ilaçların bulunması ile hastalarda yüzde yüze yakın iyileşme sağlanmasının yanı sıra hala oldukça önemli bir sağlık sorunu olarak bilinmektedir. Tüberküloz hastalığına karşı uygulanmakta olan BCG aşısı, çocukluk döneminde veremin ağır formlarının ortaya çıkıp oluşmasını engellemektedir. Tüberküloz yani verem hastalığından korunmanın en önemli yolu; hastalığa yakalanan kişilerde erkenden tanı koyulmalı ve erkenden tedavisini başlatmaktır.

 

Tüberküloz hastalığı nasıl tedavi edilir?

 

Günümüzde tüberküloz hastalığının için çok kuvvetli bir takım ilaçlar bulunmaktadır. Tüberküloz mikrobunu kesin bir şekilde öldürmek ve bir daha çoğalarak hastalık oluşturmasını engellemek adına ilk olarak en az 4 tane ilaç kullanılması gerekmektedir. Yapılan balgam test ve konrollerinden sonra sonuçlara göre 2 ya da 3 ay sonra ilaç sayısı azaltılmalıdır. Tüberküloz mikrobu diğer mikroplara göre çok daha yavaş ve sakin artıp çoğaldığı için verilen ilaçların uzun süre ve düzenli olarak kullanılması oldukça önemlidir. Toplamda tedavi süresi en az 6 ay süreli olmaktadır. Bu süreç içerisinde, Verem Savaş Dispanserlerinde balgam ve akciğer filmi çekilerek daha sonra da kontroller yapılmalıdır. Eğer hasta verilen ilaçları düzgün ve düzenli olarak kullanmaz ise mikroplar ilaçlara karşı direnç geliştirir. Bu durumda dirençli tüberküloz denilen hastalık tipinde ise tedavi çok ama çok daha zordur; çok fazla sayıda ilacın 18 ile 24 ay arası süre ile kullanılması gerekmektedir. Buna bağlı olarak ise ilaçların sağlık personeli veya sorumlu bir kişi tarafından hastaya içerilmesi en etkili ve sağlıklı tedavi yöntemi sayılmaktadır. Böylelikle hastaların ilaçlarını kesinlikle aksatmadan düzenli olarak alması sağlanmış olur. Ayrıca bu yöntem tıp dilinde ‘ Doğruda Gözetimli Tedavi’ olarak tanımlanmaktadır.

Ağız Sağlığının Önemi ve Bakım İpuçları


Ağız sağlığı, genel sağlığımızın önemli bir parçasıdır ve sağlıklı bir ağız, kendine güvenli bir gülümseme için temel bir faktördür. Ancak, yanlış bakım alışkanlıkları, kötü ağız hijyeni ve yanlış diyet alışkanlıkları, ağız sağlığını olumsuz etkileyebilir. Ağız sağlığını korumak ve sorunları önlemek için doğru bir bakım rutini uygulamak önemlidir. İşte sağlıklı bir ağız için bazı ipuçları:

  • Doğru Diş Fırçalama Teknikleri: Diş fırçalama, ağız sağlığını korumak için en temel adımdır. Dişlerinizi her gün en az iki kez, uygun bir diş fırçası ve florürlü diş macunuyla fırçalayın. Dişlerin her yüzeyine dikkatlice ve nazikçe fırçalayın. Diş fırçalama işlemi en az iki dakika sürmelidir. Ayrıca, dilinizi de fırçalayarak ağızdaki bakteri plağını azaltabilir ve kötü nefesin önüne geçebilirsiniz.
  • Diş İpi Kullanımının Önemi: Diş aralarında biriken plak ve tartarı temizlemenin en etkili yolu diş ipi kullanmaktır. Her gün diş ipi kullanarak dişlerinizin arasındaki kalıntıları ve bakteri plağını temizleyin. Diş ipini dişlerinizin arasına dikkatlice geçirin ve hafifçe ileri-geri hareket ettirin. Bu adım, diş eti sağlığını korumak ve diş çürümelerini önlemek için önemlidir.
  • Diş Hekimi Kontrolleri ve Düzenli Temizlikler: Düzenli olarak diş hekiminize kontrole gitmek ve profesyonel temizlik yaptırmak ağız sağlığınızı korumanın önemli bir parçasıdır. Diş hekiminiz, diş ve diş etlerinizi kontrol edecek, olası sorunları erken teşhis edecek ve profesyonel bir temizlik yapacaktır. Diş hekiminize yılda en az iki kez düzenli kontroller için gitmek önemlidir.
  • Diyet ve Ağız Sağlığı: Sağlıklı bir diyet, ağız sağlığınızı destekler. Şekerli ve asidik yiyecekler ve içecekler, diş çürümelerine ve diş eti hastalıklarına yol açabilir. Dengeli bir diyet uygulayın ve sağlıklı atıştırmalıklara yönelin. Lif açısından zengin meyve ve sebzeler, süt ürünleri, balık ve kuru yemişler ağız sağlığınızı destekleyen besinlerdir.
  • Sigara ve Ağız Sağlığı: Sigara kullanmak, ağız sağlığınızı ciddi şekilde etkileyebilir. Sigara, dişlerin sararmasına, diş eti hastalıklarının ilerlemesine, ağız kokusuna ve hatta ağız kanseri riskinin artmasına neden olabilir. Sigara kullanmayı bırakmak, ağız sağlığınızı korumak için önemlidir. Destek almak için sağlık uzmanınıza başvurun.

Ağız Hijyenine Dikkat Edin

Ağız hijyenine dikkat etmek, ağız sağlığını korumak için önemlidir. Bunun için aşağıdaki adımları takip edin:

  • Her öğünden sonra veya şekerli yiyeceklerden sonra ağzınızı suyla çalkalayın.
  • Şekerli içecekleri ve atıştırmalıkları mümkün olduğunca az tüketin.
  • Diş fırçalama ve diş ipi kullanımının yanı sıra ağız gargarası kullanarak ağız hijyeninizi destekleyin.
  • Yumuşak bir diş fırçası kullanın ve düzenli olarak değiştirin.
  • Diş fırçasını başka insanlarla paylaşmayın.

Sağlıklı bir ağız için bu ipuçlarını takip etmek ve düzenli ağız bakım rutini oluşturmak önemlidir. Diş fırçalama, diş ipi kullanımı, diş hekimi kontrolleri, doğru beslenme, sigara kullanmamak ve ağız hijyenine dikkat etmek, sağlıklı bir gülümseme için atılan adımlardır. Unutmayın, düzenli olarak diş hekiminize kontrole gitmek ve herhangi bir ağız sorunuyla karşılaştığınızda hemen uzmana danışın.

Doğru Bakım Rutini ve Cilt Hastalıklarını Önleme


Cilt, vücudumuzun en büyük organıdır ve sağlıklı bir cilt, genel görünümümüzü ve özgüvenimizi etkiler. Ancak, günlük yaşamın stresi, çevresel faktörler ve yanlış bakım alışkanlıkları, cilt hastalıklarına yol açabilir. Cildimizi sağlıklı tutmak ve cilt hastalıklarını önlemek için doğru bir bakım rutini oluşturmak önemlidir. İşte sağlıklı bir cilt için ipuçları:

  • Cilt Temizliği ve Nemlendirme: Doğru bir cilt bakım rutini, temizlik ve nemlendirme adımlarını içermelidir. Cildimiz, gün içinde makyaj kalıntıları, kir, yağ ve toksinlerle temas eder. Bu nedenle, her sabah ve akşam cildinizi nazik bir temizleyici ile temizleyin. Ardından, cildinizi nemlendirici bir kremle besleyin. Cilt tipinize uygun ürünleri seçmeye özen gösterin ve temizlik adımlarını asla atlamayın.
  • Güneş Koruması ile Cildinizi Korumaya Alın: Güneşin zararlı UV ışınları, cilt kanseri, erken yaşlanma ve leke oluşumuna neden olabilir. Bu nedenle, her gün güneş koruyucu ürünler kullanmak önemlidir. Yüksek SPF içeren geniş spektrumlu bir güneş koruyucu krem seçin ve her 2 saatte bir tekrarlayın. Güneşe çıktığınızda şapka ve güneş gözlüğü takmayı da ihmal etmeyin.
  • Beslenme ile Cilt Sağlığınızı Destekleyin: Sağlıklı bir cilt için beslenme de önemli bir faktördür. Cildinizi beslemek için antioksidanlar, vitaminler ve mineraller açısından zengin bir diyet uygulayın. Taze meyve ve sebzeler, tam tahıllar, sağlıklı yağlar ve protein kaynakları cilt sağlığınızı destekler. Ayrıca, yeterli miktarda su içmek de cildin nem dengesini korumasına yardımcı olur.
  • Stres Yönetimi ve Cilt Sağlığı: Stres, cilt sağlığınızı olumsuz etkileyebilir. Stres hormonları cildin yağ üretimini artırabilir, sivilce ve diğer cilt sorunlarına neden olabilir. Stres yönetimi tekniklerini kullanarak stres seviyenizi azaltmaya çalışın. Meditasyon, derin nefes alma egzersizleri, yoga veya hoşunuza giden bir hobiyi yapmak, stresi azaltmada yardımcı olabilir.
  • Düzenli Dermatoloji Kontrolleri Yaptırın: Düzenli dermatoloji kontrolleri, cilt sağlığınızı takip etmek ve potansiyel cilt hastalıklarını erken teşhis etmek için önemlidir. Dermatolog, cilt tipinizi değerlendirir, cilt lezyonlarını kontrol eder ve gerekirse tedavi önerir. Ayrıca, deri kanseri gibi ciddi cilt hastalıklarının erken teşhisi için kendinizi düzenli olarak kontrol etmeyi unutmayın.

Sağlıklı bir cilt için doğru bakım rutini oluşturmak ve cilt hastalıklarını önlemek için bu ipuçlarını takip etmek önemlidir. Cilt temizliği ve nemlendirme, güneş koruması, doğru beslenme, stres yönetimi ve düzenli dermatoloji kontrolleri gibi adımlar, cildinizi sağlıklı ve parlak tutmanıza yardımcı olacaktır. Unutmayın, her cilt tipi farklıdır, bu nedenle cilt bakım ürünleri ve yöntemleri konusunda uzmana danışmanız önemlidir.

Görme Bozukluklarından Korunma ve Göz Bakımı İpuçları


Görme, günlük yaşantımızın önemli bir parçasıdır ve gözlerimizin sağlığı da genel yaşam kalitemizi etkiler. Görme bozuklukları, yaşlanma, genetik faktörler, çevresel etkenler ve yanlış göz alışkanlıkları gibi birçok nedenden kaynaklanabilir. Ancak, gözlerinizi korumak ve görme sağlığınızı iyileştirmek için alabileceğiniz bazı önlemler vardır. İşte görme bozukluklarından korunma ve göz bakımı ipuçları:

  • Doğru Beslenme ile Göz Sağlığınızı Destekleyin: Doğru beslenme, göz sağlığınızı desteklemek için önemlidir. Antioksidanlar, A vitamini, C vitamini, E vitamini, çinko ve omega-3 yağ asitleri gibi besin öğeleri, gözlerinizin sağlığını korumaya yardımcı olur. Havuç, ıspanak, brokoli, portakal, balık ve ceviz gibi besinler göz sağlığı için faydalıdır. Dengeli bir beslenme programı oluşturun ve göz dostu besinlere öncelik verin.
  • Ekran Kullanımını Sınırlayın: Günümüzde bilgisayarlar, telefonlar, tabletler ve televizyonlar gibi ekranlı cihazlarla çok fazla vakit geçiriyoruz. Bu cihazlar tarafından yayılan mavi ışık gözlerimiz için zararlı olabilir ve dijital göz yorgunluğuna yol açabilir. Ekran kullanımını sınırlamaya çalışın ve düzenli aralıklarla gözlerinizi dinlendirmek için göz egzersizleri yapın. Ayrıca, ekranın yakınında doğru bir oturma pozisyonu ve aydınlatma sağlamak da önemlidir.
  • Güneş Koruması ile Gözlerinizi Korumaya Alın: Güneşin zararlı UV ışınları, göz sağlığını olumsuz etkileyebilir. Güneş gözlüğü kullanmak, gözlerinizi UV ışınlarından korur ve katarakt, yaşa bağlı sarı nokta gibi hastalıkların riskini azaltır. Güneş gözlüğü seçerken, UV koruması sağlayan ve geniş çerçeveli modelleri tercih edin. Ayrıca, güneşli günlerde şapka takmak da ekstra koruma sağlar.
  • Göz Alışkanlıklarınızı Gözden Geçirin: Bazı göz alışkanlıkları, göz sağlığınızı etkileyebilir. Örneğin, sigara içmek göz hastalıklarının riskini artırır, bu nedenle sigarayı bırakmaya çalışın. Gözlerinizi ovuşturmak, göz enfeksiyonlarına neden olabilir, bu yüzden bu alışkanlığı da terk etmeye özen gösterin. Ayrıca, kontakt lenslerinizi düzenli olarak temizleyin ve lenslerinizi kullanma talimatlarına uygun şekilde takip edin.
  • Düzenli Göz Muayeneleri Yaptırın: Düzenli göz muayeneleri, göz sağlığınızı kontrol etmek ve potansiyel sorunları erken teşhis etmek için önemlidir. Göz muayenesi sırasında göz tansiyonunuz ölçülür, görme keskinliğiniz kontrol edilir ve diğer göz testleri yapılır. Bu muayeneler sayesinde görme bozuklukları, katarakt, glokom veya yaşa bağlı sarı nokta gibi hastalıklar erken aşamada tespit edilebilir ve uygun tedaviye başlanabilir.

Görme bozukluklarından korunmak ve göz sağlığınızı korumak için bu ipuçlarını uygulamak önemlidir. Doğru beslenme, ekran kullanımını sınırlama, güneş koruması, göz alışkanlıklarınızı düzeltme ve düzenli göz muayeneleri gibi adımlar, gözlerinizi sağlıklı ve iyi görme yeteneğine sahip tutmanıza yardımcı olacaktır. Unutmayın, göz sağlığı göz ardı edilmemesi gereken bir konudur ve düzenli bakım gerektirir.

Uyku Sağlığı ve İyi Bir Gece Uykusu İçin Öneriler


Uyku sağlığı, genel sağlığımız ve yaşam kalitemiz için oldukça önemlidir. İyi bir gece uykusu almak, vücudumuzun dinlenmesini, enerji toplamasını ve işlevlerini düzgün bir şekilde yerine getirmesini sağlar. Ancak, modern yaşam tarzı ve stres, birçok insanın uyku sorunları yaşamasına neden olabilir. Bu nedenle, uyku sağlığını iyileştirmek ve iyi bir gece uykusu için aşağıdaki önerilere dikkat etmek önemlidir.

  • Düzenli Bir Uyku Programı Oluşturun: Her gece aynı saatte yatıp aynı saatte uyanmak, vücudun biyolojik saatini düzene sokar ve uyku düzenini iyileştirir. Hafta içi ve hafta sonu arasında büyük saat farklarından kaçınmaya çalışın.
  • Rahat Bir Uyku Ortamı Oluşturun: Uyku için sessiz, karanlık ve serin bir ortam tercih edin. Yatak odanızı düzenli olarak havalandırın ve yatak takımınızı temiz tutun. Rahat bir yatak ve uygun bir yastık seçimi de uyku kalitenizi artırabilir.
  • Teknolojik Cihazları Sınırlayın: Yatmadan önce bilgisayarlar, telefonlar ve televizyon gibi ekranlı cihazları kullanmayı bırakın. Bu cihazlar, mavi ışık yayarak melatonin hormonunun salgılanmasını engelleyebilir ve uykunuzu etkileyebilir. Yatak odanızı elektronik cihazlardan uzak tutun.
  • Egzersiz Yapın: Düzenli egzersiz, uyku kalitesini artırabilir. Ancak, yatmadan önce yoğun bir egzersiz yapmaktan kaçının, çünkü bu uykunuzu zorlaştırabilir. En iyi zaman, sabah veya öğleden sonra saatleridir.
  • Kafein ve Alkol Tüketimini Sınırlayın: Kafein içeren içecekler (kahve, çay, enerji içecekleri) ve alkol uyku kalitesini olumsuz etkileyebilir. Özellikle akşam saatlerinde bu tür içeceklerden uzak durmaya özen gösterin.
  • Yatmadan Önce Rahatlama Yöntemleri Uygulayın: Uyku öncesi rahatlama yöntemleri, stresi azaltır ve uyku kalitesini artırır. Bunlar arasında sıcak bir duş almak, meditasyon yapmak, derin nefes almak veya gevşeme egzersizleri yapmak yer alabilir.
  • Düzenli Bir Beslenme Programı Uygulayın: Ağır bir yemek yemek veya aç yatmak uyku sorunlarına neden olabilir. Dengeli bir beslenme programı uygulayın ve yatmadan önce hafif bir atıştırmalık tercih edin.
  • Stresten Uzak Durun: Stres, uyku sorunlarının en yaygın nedenlerinden biridir. Stresle başa çıkmak için rahatlama tekniklerini kullanın, hobilerinize zaman ayırın ve uyku öncesi zihinsel aktivitelerden uzak durun.
  • Uyku Hijyenine Dikkat Edin: Uyku hijyenine uygun bir şekilde uyumak da önemlidir. Yatak odasında uyumayın, yatakta yalnızca uyku ve cinsel aktiviteler için kullanın. Uykusuz kaldığınızda yatakta dönmek yerine kalkın ve rahatlama yöntemlerini uygulayın.
  • Uyku Bozukluklarını İhmal Etmeyin: Eğer sürekli uyku sorunları yaşıyorsanız, bir uyku uzmanına başvurmayı düşünün. Uyku apnesi, uykusuzluk, uyurgezerlik gibi uyku bozuklukları tedavi edilebilir durumlar olabilir.

İyi bir gece uykusu almak sağlığımız için son derece önemlidir. Yukarıdaki önerilere dikkat ederek uyku kalitenizi artırabilir ve daha dinç bir şekilde güne başlayabilirsiniz. Unutmayın, herkesin uyku ihtiyacı farklı olabilir, bu nedenle kendi vücudunuzun ihtiyaçlarına uygun bir uyku rutini oluşturun.

 

Yoga ve Meditasyonun Zihin ve Beden Sağlığı Üzerindeki Faydaları


Yoga ve meditasyon, binlerce yıldır doğu kültüründe önemli bir rol oynamış olan uygulamalardır. Günümüzde ise Batı dünyasında da büyük ilgi görmekte ve birçok insan tarafından düzenli olarak uygulanmaktadır. Hem zihinsel hem de bedensel sağlık üzerinde birçok faydası olan bu antik uygulamalar, stresin azaltılmasından zihinsel odaklanmaya kadar birçok alanda olumlu etkiler sağlar. İşte yoga ve meditasyonun zihin ve beden sağlığı üzerindeki faydaları:

  • Stresin Azaltılması: Günümüzün hızlı tempolu yaşamında stres, birçok insanın karşılaştığı bir sorundur. Yoga ve meditasyon, stres hormonlarının azalmasını sağlar ve sakinlik hissi yaratır. Derin nefes alma teknikleri, rahatlama sağlar ve zihni sakinleştirir.
  • Zihinsel Odaklanma ve Konsantrasyon: Yoga ve meditasyon, zihni odaklamayı ve konsantrasyonu geliştirmeye yardımcı olur. Uzun süreli yoga pratiği, zihinsel netliği artırır ve zihni dağıtan düşünceleri azaltır. Meditasyon ise zihni sakinleştirir ve daha derin bir odaklanma sağlar.
  • Esneklik ve Güçlenme: Yoga pozları, bedeni esnek hale getirir ve kasları güçlendirir. Düzenli yoga pratiği, kaslarda esneklik ve güç artışı sağlar. Aynı zamanda dengeyi geliştirir ve vücut duruşunu düzeltir.
  • Solunum ve Dolaşım Sistemi: Yoga ve meditasyon, doğru nefes almayı öğretir ve solunum sisteminin düzenlenmesine yardımcı olur. Derin nefes alma teknikleri, akciğer kapasitesini artırır ve vücudun daha fazla oksijen almasını sağlar. Bu da dolaşım sistemini güçlendirir ve enerji seviyelerini artırır.
  • İyileştirici Etki: Yoga ve meditasyon, birçok rahatsızlık ve hastalığın iyileştirilmesine yardımcı olabilir. Örneğin, düzenli yoga pratiği, sırt ağrılarını hafifletebilir, uyku kalitesini artırabilir ve sindirim sistemini düzenleyebilir. Meditasyon ise kronik ağrıları azaltabilir, bağışıklık sistemini güçlendirebilir ve depresyon semptomlarını hafifletebilir.
  • Duygusal Dengenin Sağlanması: Yoga ve meditasyon, duygusal dengeyi sağlamada etkilidir. Derin nefes alma ve meditasyon teknikleri, zihinde huzur ve dinginlik yaratır. Bu da duygusal tepkileri dengelemeye yardımcı olur ve daha pozitif bir zihinsel durumu teşvik eder.
  • Uyku Kalitesinin İyileştirilmesi: Yoga ve meditasyon, uyku problemleriyle mücadelede yardımcı olabilir. Düzenli olarak yapılan yoga pratiği, vücudu rahatlatır ve uykuya geçişi kolaylaştırır. Meditasyon ise zihni sakinleştirir ve stresi azaltarak daha derin ve dinlendirici bir uyku sağlar.
  • Kendi Kendine Farkındalık: Yoga ve meditasyon, kendine farkındalık geliştirmeye yardımcı olur. Bedeni, zihni ve duyguları daha iyi anlamak için farkındalık artırıcı teknikler kullanılır. Bu da kişinin kendini daha iyi tanımasını ve kişisel gelişimini desteklemesini sağlar.

Yukarıda belirtilen faydalar, yoga ve meditasyonun zihin ve beden sağlığı üzerindeki etkilerinin sadece birkaç örneğidir. Düzenli olarak uygulandığında, bu antik uygulamalar genel yaşam kalitesini artırır ve daha sağlıklı bir yaşam tarzı sağlar. Dolayısıyla, yoga ve meditasyonun faydalarından yararlanmak için düzenli bir pratiğe başlamak herkes için önemli bir adım olabilir.

Ayak Bileği Burkulması Hakkında Bilgi


Ayak bileği burkulması, ayağın ani hareketlerden ötürü zorlanması ve bu zorlanma sonrasında ayak kas sistemi içerisinde bağ dokuların kısa süreli zarara uğraması olarak nitelendirilebilmektedir. Ayak bileği burkulmaları bir hayli acı verici olabilir, ayak bileğindeki şişliğin ya da morluğun iyileşmesi uzunca vakit alabilir. Bu açıdan bakıldığında ayak bileğini burkmuş olmanızın sizin için bir hayli sancılı olacağını söylemek de mümkün olacaktır. Bu sorun dünya üzerinde her gün onlarca kişide görülebilmektedir. Yaşanan ani gelişmelere bağlı olarak meydana gelebildiğinden ardı ardına defalarca kez bileğinizi burkmanız mümkündür.

ayak bilegi burkulmasi

Ayak Bileği Burkulması Nasıl Meydana Gelir?

Ayak bileği burkulması, genellikle ayağınızın ani hareketler ya da özellikle kadınlarda topuklu ayakkabı giymeleri ile meydana gelebilir. Bu yaralanma türünde ayak dışarı doğru döner ve içeride yer alan bağ dokular son derece büyük hasar görebilir. Ayak bileği burkulmaları genellikle birkaç gün sonrasında iyileşen yaralanmalar olduğu halde, nadir de olsa ayak bileği burkulması bağ dokularınızı yırtabilir, bu da düşük ihtimalle de olsa ameliyat masasına yatmanıza neden olabilir. Burkulmanın en büyük belirtileri arasında hareket imkanınızın büyük ölçüde kısıtlanması yer almaktadır. İyileşme süresi boyunca ayağınızın üzerinde basamayabilir, şişlik probleminiz sebebi ile dokularınızda sancı ve baskı hissedebilirsiniz.

ayak bilegi burkulmasi

Ayak Bileği Burkulması Sonrası Ne Yapmalı?

Ayak bileği burkulması sonrası sancıyan bölge üzerinde soğuk press uygulaması yapmak oldukça etili olacaktır. Bileğinizi kalbinizden yukarıda kalacak şekilde uzatmak ve buz yardımı ile bölgedeki sancıyı azaltmak oldukça etkilidir. Üzerinden kısa bir süre geçtikten sonra bileğinizdeki değişiklikleri fark etmeniz gerekmektedir. Sancınızı kontrol ederek bandaj uygulaması yapabilir ya da herhangi bir komplikasyon gelişmesi durumunda doğrudan hastaneye gitmeniz yararınıza olacaktır.

ayak bilegi burkulmasi

Ayak bileği burkulması iyileşirken deri altında toplanan kan deriye yayılır. Bu durum deri altınızda yoğun bir tabaka oluşmasına neden olur. Morarıklığın dağılması bileğinizin iyileşmesi anlamına gelmektedir. Dolayısı ile bu süreçte panik yapmanız yararınıza olmaz. Düzenli olarak bandaj değiştirmeniz ve bir süre ayağınızı merhemler ve kas gevşeticiler yardımı ile tedavi etmeniz burkulma probleminizin düzelmesi için son derece yararlı olacaktır.

Çağımızın En Büyük Sorunu: İnfertilite


İnfertilite ya da halk arasında bilinen ismi ile kısırlık, gebe kalmanın önüne geçen bu sebepten ötürü de pek çok çiftin çocuk sahibi olmalarına engel olan bir hastalıktır. Bu hastalık hem kadınlarda hem de erkeklerde görülebilmektedir. Kısırlık problemi çoğunlukla kadınlarla görülmekle birlikte, sık sık erkeklerden kaynaklı olarak da karşımıza çıkabilmektedir.

Kadınlarda İnfertilite ve Çözümü

İnfertilite, jinekologlar ve üroloji uzmanları tarafından sınırlandığında, tam fonksiyonlara sahip bir kadının partneri ile 12 ay süre boyunca aktif ve düzenli bir şekilde beraberlik yaşaması, ancak gebe kalamaması olarak nitelendirilebilmektedir. İnfertilite genetik nedenlere bağlı olarak ortaya çıkabileceği gibi, tamamen çevresel faktörlere bağlı olarak da oluşabilmektedir. Kalıtsal olarak gebe kalması yolunda hiçbir engel bulunmayan bir kadın, çeşitli nedenlere bağlı olarak yumurta verimliliğini kaybetmiş olabilir, ya da üreme organlarında çeşitli problemlerle karşılaşılabilir. Kısırlık sorunu sebebi ile her gün onlarca çift uzmanlar başvurmakta ve bu konuda yardım istemektedir.

infertilite ve kısırlık

İnfertilite pek çok etkene bağlı olarak oluşabilir. Fallop tüplerinde meydana gelen bir sorun kadının gebe kalmasını doğrudan etkileyebilir. Bunun yanı sıra yaş, servikste meydana gelen problemler, kilo ve yumurta üretimi de gebe kalmayı doğrudan etkileyen unsurlar arasında yer almaktadır. Kısırlık problemi yaşayan kadınlar için gebe kalmak kolay değildir. Tedaviye ihtiyaç duyulmaksızın gebe kalan kişilerin oranı bir hayli düşüktür. Dolayısı ile herhangi bir intertilite söz konusu ise bu sorunun doktor kontrolü ile aşılması önerilmektedir.

infertilite tedavisi

İnfertilite Tedavisinde Neler Yapılır?

Bu sorun ile karşı karşıya kalan kadın ve erkekte önce detaylı kontroller yapılması esas alınmaktadır. Beyler için bu kontrollerin daha kısa sürdüğü söylenebilirken, kadınlarda gebe kalamama pek çok nedenden ötürü oluşabilir. Detaylı bir inceleme yapıldıktan sonra gebe kalmak isteyen anne adayının gebe kalmasına engel olan faktörler belirlenmektedir. Uzman doktorlar aracılığı ile buna uygun bir tedavi yönteminin geliştirilmesi de uygulanan ikinci adım olarak dikkat çekmektedir. Gebe kalmaya engel olan faktörün hem bitkisel hem de kimyasal yöntemler kullanılarak yok edilmesi sonucu, ilişki dönemleri doktor tarafından takip edilir, çiftin çocuk sahibi olmasına yardımcı olunur.

infertilite

Daha sağlıklı bilgiler sunabilmemiz için lütfen bizi değerlendirerek yorum bırakmayı unutmayın.

[ratings]

Migren Atakları ve Migren Tedavisi


Migren, bu sorundan muzdarip olan kişiler için bir hayli sancılı ve bir an önce çözüme kavuşturulması gereken bir hastalık olarak bilinmektedir. Dünya genelinde her gün milyonlarca kişi migren atağı geçirmekte, kimileri ise bu sorundan bir hayli kötü etkilenebilmektedir. Migren problemleri yaşayan erkekler kadınlardan fazla olmakla birlikte, problem sırasında otonom sinir sisteminde birtakım değişiklikler olduğunu söylemek de mümkün olacaktır. Peki bu hastalık aslında nedir ve tedavisi nasıl yapılır? Hep beraber değinelim.

migren tedavisi

Migren Nasıl Oluşur?

Hastalık, çeşitli nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan bir nörolojik problemdir. Bu problemi yaşayan kişiler ani olarak baş ağrısı problemi çekmeye başlamaktadır. Ancak bu baş ağrısı, kesinlikle hafife alınmaması gereken, uzun süreli ve sürekli kasılmalar olarak karşımıza çıkabilmektedir. Henüz kesin bir tedavisi olmamakla beraber, migren problemi çeken hastaların bu durumdan çok mutsuz olduklarını da söylemek mümkün olacaktır. Beyindeki istemsiz kasılmalara bağlı olarak ortaya çıkan hastalık, herkeste farklı bir şekilde ortaya çıkar. Genellikle beyincik bölgesine yakın bir alanda hareketlenmeye başlayan ve kısa süre içerisinde bütün vücudunuzu etkisi altına alan bu hastalık son derece tehlikelidir.

migren tedavisi

Migren Sırasında Ne Yapılmalıdır?

Atak sırasında hastanın başını sıkı bir bezle sarması ve yumuşak hareketler ile başını ovması önerilmektedir. Bunun dışında nöroloji uzmanları bu hastalığın tedavisi için piyasaya sürülmüş çok sayıda ilaç olduğundan bahsederken, bu ilaçların kullanmaktan kaçınılması gereken hastalıklar olduğunun da bilincindedirler. Atak sırasında hastan sakin olmalı ve kendini telkin etmelidir. Başa yapılan masaj ve sıcak bir duş atağın hafiflemesi açısından yardımcı olacaktır. Migren atakları sırasında panik olunması kalp atış hızınızı doğrudan etkileyecek, bu da başınızın çok daha fazla ağrımasına sebep olacaktır. Siz de bu sorunu yaşıyorsanız ilk yapmanız gereken bir nöroloğa görünmek olacaktır.

migren

Zira pek çok kişi migren problemi olduğu gerekçesi ile doktora gitmiş ve bundan çok daha kötü sonuçlar elde etmiştir. Siz de uzun süreli ataklar halinde baş ağrıları çekiyorsanız ve bunun artık katlanılmaz olduğuna karar verdi iseniz, bir doktora danışabilir ve ondan size yardım etmesini talep edebilirsiniz.

Daha sağlıklı bilgiler sunabilmemiz için lütfen bizi değerlendirerek yorum bırakmayı unutmayın.

[ratings]

 

Ergenlik Psikolojisi İle Nasıl Baş Edilir?


Ergenlik psikolojisi, çağımızda ebeveynler açısından oldukça önemli bir sorun teşkil etmekle beraber, 12-21 yaşları arasında görülen bir süreçtir. Bazı durumlarda ergenlik bu süreden daha uzun olabilir. Ergenlik beraberinde hem fiziksel hem de ruhsal değişimleri getiren bir süreçtir. Çocukluktan yetişkinliğe geçmeye çalışan birey, benliğinin farkına varmayı öğrenmekte ve kişiliğini bu dönemde oluşturmaktadır.

ergenlik psikolojisi

Ergenlik Psikolojisini Aşma Yolları

Ergenlik psikolojisi, ebeveynler ve çocuklar arasında doğrudan büyüyebilen bir kıvılcım olarak düşünülebilir. Bu sürecin her iki tarafın da yıpranmaması açısından yumuşatılarak geçirilmesi gerkemektedir. Ergenlik psikolojisi ile ilgili olarak birçok uzman sık sık seminerler düzenlemekte, verileri bu konuda bilgilendirmeye ve bilinçlendirmeye çalışmaktadır.

Ergen birey, süreç boyunca kendini kanıtlamaya çalışabilir, diğer insanlardan farklı olduğunu göstermek adına daha önce denemediği yeni eylemler deneyebilir, hatta bu deneyimler kendisini gerçekten zorlayacak deneyimler dahi olabilir. Bu dönemde görülen agresif ve hareketli ruh hali ebeveynin çocuğa göstereceği empati ile aşılabilir.

ergenlik psikolojisi

Bu durumda anne babanın çocukların psikolojisini olumlu etkilemek amacı ile yapması gerekenlerin başında çocuğa destek olmak ve onun kendi kabuklarını kırmasına izin vermek bulunabilmektedir. Ergenlik psikolojisi sırasında hırçın tavırlar gösteren ergen, uyum problemleri de yaşayabilir. Arkadaş bulmakta zorlanan ya da bulduğu arkadaşlıkları sürdürmek konusunda ciddi problemler yaşayabilen ergenin bu konuda desteklenmesi ve onun benliğinin farkına varmasını sağlamak, alınacak ilk önlemler arasında yer almaktadır.

Ergenlik Psikolojisi Sırasında Pedagog İle Çalışmak

Ergenlik, üzerinde milyonlarca tez yazılan ve iddia geliştirilen bir konu olarak bilinmektedir. Bu süreç, zaman zaman anne babaları ya da eğitimcileri zorlayabilmektedir. Ergenlik psikolojisi ile boğuşan ve kendini dünyaya ispatlamaya çalışan çocuk, bu süreç boyunca bir pedagogtan yardım alabilir. Ergenlik ile doğrudan ilgili olan bir bilimci ile ergenin davranışlarını anlamdırmak ve bu davranışların nasıl aşıalcağı konusunda bilgi almak, anne ve babaya büyük ölçüde yardımcı olabilmektedir. Ergenlik psikolojisi, neredeyse her gencin yaşadığı bir süreç olmakla birlikte, doğru bir yöntem izlendiğinde en hafif şekilde aşılabilmektedir.

Ergenlik psikolojisi sırasında

Daha sağlıklı bilgiler sunabilmemiz için lütfen bizi değerlendirerek yorum bırakmayı unutmayın.

[ratings]